Robotik Kodlama Eğitimleri Çocukları Yetiştiriyor
Robotik Kodlama Eğitimleri ile Yaraticı, Analitik Düşünebilen ve Problem Çözme Yeteneğine Sahip Çocuklar Yetişiyor
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Eğitim Fakültesi, Temel Eğitim Bölümü Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sarem Özdemir tüm dünyada yaşanan teknolojik gelişmelere bağlı olarak analitik düşünme becerisinden yaratıcı düşünmeye, problem çözme yeteneğinden takım becerisine kadar birçok alanda katkısı olan kodlamanın etkin bir beceri olarak öne çıktığını belirterek, günümüz dünyasında çocukarın becerilerine kodlamayı eklemenin önemine dikkat çekti.
Kodlamanın bilgisayar için bir dizi ifadeler yazarak özellikli bir işlem yapması anlamına geldiğini aktaran Özdemir, “Kodlama denildiği zaman 20. yüzyılda akla sadece bilgisayar programcıları geliyordu. Ancak 21. yüzyılda kodlama önemli bir beceri olarak tüm alanlara yayıldı” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Özdemir, birçok gelişmiş ülkede kodlamanın okul öncesinden itibaren öğretim sürecinin içine dâhil edildiğine de dikkat çekerek, “Dijital çağda teknoloji, bilgisayar programcılığı üzerine kurulmuştur. Bu da kodlama becerisine olan ihtiyacı gösteriyor” şeklinde konuştu.
Kodlamanın dünya genelinde önemli bir beceri olarak kabul edildiğini vurgulayan Özdemir, “Şu anda tüm dünyada problem çözme ve analitik düşünme becerisiyle birlikte kodlama da temel bir beceri olarak sayılıyor” bilgisini paylaştı.
Yrd. Doç. Dr. Özdemir, eğitimin en önemli amaçlarından birinin çocukların potansiyellerini gerçekleştirerek kariyer elde etmelerini sağlamak olduğunu da dile getirerek, bu nedenle becerilerine kodlamayı ekleyen çocukların kariyer alanındaki başarı şanslarının daha yüksek olduğunu kaydetti.
Değişen dünyada yer alabilmek ve güçlü olabilmek teknolojiyi yaratmakla eş anlamlı hale gelmiştir diyen Özdemir, bu yaklaşımın da kodlama becerisini okullara entegre etmeyi zorunlu kıldığını anımsattı.
Özdemir kodlamanın okul öncesinden itibaren başlayabileceğini de söyleyerek, “Örneğin; kodlama egzersizleri kareli kâğıt üzerinde bir kediyi oklarla süte götürme gibi etkinliklerle 3-4 yaşlarında başlayabilir” şeklinde konuştu.
İlkokulda sınıfa çizilmiş bir labirentte kaybolan kişiyi çıkışa götürmek için çocukların sağ-sol kavramlarını kullanmalarının da bu çeşit bir kodlama etkinliğine örnek olabileceğini aktara Özdemir, “Kodlama deneyimlerinin içinde hata analizi de vardır. Örneğin labirentte çıkışı bulamamak kişinin önceki denemesini analiz ederek yeni bir yol bulmasını gerektirir. Kısaca; sıralama, karşılaştırma, uzamsal ifadeler vb. kullanarak her yaştaki çocuğun seviyesine uygun şekilde kodlama öğretilebilir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Özdemir, günümüzde hedefimizin Dünya insanı yetiştirmek olduğunu belirterek, bu amaca ulaşmak için eğitim otoritelerinin kodlamayı ciddiye alarak öğretim müfredatının içine dâhil etmelerinin büyük önem taşıdığını da ifade etti.