UKÜ Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nde Kanser Araştırmaları Devam Ediyor
Londra Imperial College Kanser Biyolojisi Profesörü ve Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Biyoteknoloji Araştırma Merkezi (BRC) Başdanışmanı Prof. Dr. Mustafa Camgöz, KKTC’deki meme kanserinin teşhis yaşının Avrupa’ya kıyasla daha düşük olduğunu açıkladı.
UKÜ Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’ndeki araştırma çalışmalarına danışmanlık yapan Prof. Dr. Mustafa Camgöz, KKTC’de görülen kanser vakaları ile Avrupa’daki vakaların genellikle paralellik gösterdiğini, ancak özellikle meme kanserinin KKTC’de yaygın bir tür olduğunu ifade ederek, yaptıkları istatistiksel epidemiyolojik çalışmalarla bu sonuca vardıklarına dikkat çekti.
Prof. Dr. Camgöz, konu hakkındaki çalışmalarına 2000’lerde başladıklarını belirterek, “Bu çalışmaların tekrarlanması gerekiyor. Teşhis yaşını belirlemek, vakaların tam sayısını bilmek için herkesi saymak gerekir fakat yapamazsınız. Ama siz hastaların teşhis yaşının bir kısmına bile baksanız tüm hepsini saymadan veri ortaya çıkar” dedi.
Kanserin günümüzde modern yaşamın bir parçası olduğunu belirten Camgöz, beslenme ve çevrenin kansere neden olabilecek önemli sebepler arasında yer aldığını vurgulayarak “ Vakaların sadece %10 civarı genetik sebeplerden oluşur. En büyük nedenler ise dıştan gelen sebeplerdir. Son dönemde fast food denilen ucuz ama düşük kalite beslenmenin sadece kanser değil, obezitenin de ana sebeplerindendir. Obezitenin de kanser ile direkt bağlantısı vardır. Batı ülkelerinde erkeklerde her 2 kişiden 1’ine ve kadınlarda ise her 3 kişiden birisine kanser teşhisi konuluyor. Tabii bu her kanser hastasının öleceği anlamına gelmiyor. Özellikle erken tanılarda tedavisi mümkün” şeklinde konuştu.
Eğitimle başlayarak, tarama, önleme ve erken teşhis yöntemleri ile çalışmaların artırılması gerektiğini vurgulayan Camgöz, “Kanser alanında biz, kişi ve ekip olarak, vakıflar olarak ve üniversite (UKÜ) olarak ciddi çalışmalarımız var” dedi.
UKÜ bünyesinde kurulan Biyoteknoloji Araştırmaları Merkezi’nde (BRC) üç önemli proje yürütüldüğüne dikkat çeken Camgöz, sözlerineşöyle devam etti: “İlk projemiz yeni nesil ilaç geliştirme ve nano teknoloji ile ilgilidir. Biz kanser ile yaşamak konseptini savunduğumuz için yapılması gereken asıl iş kanserin dağılmasını önlemek. Kanser başladığı yerde durdurulur, dondurulursa biz onunla yaşayabiliriz. Yeter ki dağılmasın. Bu projede kanserin dağılmasını önleyici özellikleri olan ilaçlar deneniyor.” Dedi.
Camgöz ikinci projenin ise toksik bir metal olan kadmium (Cd) ilgili olduğunu kaydederek, daha önceki çalışmalarda Kıbrıs topraklarında yüksek derecede kadmium görüldüğünü ve bu projede kadmiumu sudan alabilmek için model bazında bir yöntem ve cihaz geliştirmeye çalıştıklarını dile getirdi.
Son projelerinin ise en yeni proje olduğunu belirten Camgöz, bu çalışmanın çocuk kanseri ile alakalı olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Camgöz, Neuroblastoma’nın sinir sistemi ile bağlantılı agresif bir çocuk kanseri olduğunu bildirerek, “Vaka sayısı çok olmasa bile tedavisi çok zor ve çocuklarda olduğu için duygusal boyutu büyük bir kanser türüdür. Bu yeni nesil kanserin dağılmasını önleyen ilaçlarda denemeye doğru bir doktora tezi başlatıldı” bilgisini paylaştı.
Son projede 2 vakfın birleşerek çalıştığını dile getiren Camgöz, “Süleyman Cengiz Eminoğlu CENGOV Vakfı ile Kanser Araştırma Vakfı bu projede ortak olarak çalışıyor ve projeyi destekliyor” dedi.